Yansıma sismolojisi, günden güne gelişen teknoloji doğrultusunda değişim göstermektedir. Yıllar önce kablolu yapılan yansıma sismolojisi çalışmaları, günümüzde kablosuz olarak yapılmaktadır.
Kablosuz teknolojinin, kablolu teknolojiye göre birçok avantajı vardır. Bir kayıtçı ve bir sensör, ikisi bir arada çalışan sisteme yansıma istasyonu denir. Yansıma sismolojisinde amaç, kabuğa kadar inmek ve derin yansıma sismolojisi yapmak olduğunda, kullanılan enerji kaynağı çok önemlidir. Bir profil boyunca veri topladığımızda farklı türde dalgalar yayılıyor.
Bunlar: kaynaktan direkt alıcıya iletilen dalga (direkt dalga), ikinci tabakaya gelen ve oradan 90 derece açı ile kırılan dalga (kırılma dalgaları), ikinci tabakadan belli bir açıyla yansıyan dalgalar (yansıma dalgaları). Bu dalgaların oluşması ve yansıma / kırılma gerçekleşmesi için en az iki tabakaya ve o tabakaların hızlarının farklı olmasına ihtiyaç duyuyoruz.
Genel olarak bakıldığı zaman bu yansıma ve kırılma dalgalarının verilerini birlikte topluyoruz. Kırılma, kabuk hızını yani tabaka hızını ve kalınlığın bilgisini veriyor. Yansıma ise, yapının ve tabakalanmanın detaylarını daha ayrıntılı veriyor. Bu nedenle yansıma ve kırılma birbirini bütünleyen iki çalışmadır.
Çalışmanın kaliteli bir çalışma olması için gerekli olan kıstaslar şunlardır; Kırılma için istenenler, kritik uzaklığa kadar alıcıların olması, araştırma yapılacak olan derinliğin 5 ya da 10 katı büyüklüğünde bir açılım / bir profil boyu olması gerekmektedir. Yansıma için gereken kritik uzaklık ise Xc ‘yi (kritik açı) garanti etmelidir. Yani ilk tabakanın derinliği ile profil uzunluğunun eşit olması gereklidir. Yerin altında oluşan bu olayı grafikte gözlemliyoruz. Bu grafik uzaklık – zaman grafiğidir.
No comments:
Post a Comment